Karapınar

ENGEL Mİ YETERSİZLİK Mİ?

KALEM TAKIMI (MA) - İBRAHİM BİLGİÇ - Gün içinde pek çok yerde pek çok kişiyle karşılaşıyoruz. Bu kişilerin arasında özel gereksinimli bireyler de yer almakta. Peki bizler çevremizde sıklıkla karşılaştığımız özel gereksinimli bireylere “engelli” demeye devam edecek miyiz?

Abone Ol

Engeli Toplum Oluşturur!

Gün içinde pek çok yerde pek çok kişiyle karşılaşıyoruz. Bu kişilerin arasında özel gereksinimli bireyler de yer almakta. Peki bizler çevremizde sıklıkla karşılaştığımız özel gereksinimli bireylere “engelli” demeye devam edecek miyiz?

Bu sorunun yanıtını verebilmek için öncelikle özel gereksinimli birey, yetersizlik ve engel kavramları üzerinde durmalıyız.

İlk kavramımız olan “özel gereksinimli birey”in tanımını yapacak olursak özel gereksinimli birey; fiziksel, zihinsel, duygusal, davranışsal veya gelişimsel özellikleri nedeniyle yaşıtlarına göre farklı eğitim, destek ve uyum gereksinimleri olan kişidir. Bu bireyler, günlük yaşamda veya eğitimde başarıya ulaşabilmek için belirli uyarlamalar, ek yardım veya özel programlara ihtiyaç duyarlar.

Özel gereksinimli bireyi tanımladıktan sonra bu bireylerin yaşadıkları farklılıklardan biri olan yetersizlikleri tanımlayacak olursak yetersizlik; bir kişinin fiziksel, zihinsel veya duyusal işlevlerinde bir eksiklik veya azalma anlamına gelir. Bu durum, bedensel fonksiyonlar, zihinsel süreçler veya duyusal algılar açısından bir kısıtlamayı ifade eder. Yetersizlik, bireyin fiziksel veya zihinsel yetilerindeki bozukluk ya da kayıpları belirtir. Örneğin, bir kişinin görme kaybı, işitme kaybı, zihinsel olarak akranlarından geride olması birer yetersizliktir.

Yetersizlik tanımında görüldüğü üzere olumsuz diyebileceğimiz, günlük hayatta bireyin bağımsız yaşamını zorlaştıran durumlar yer almaktadır. Peki “Engel” kavramı yetersizlik kavramından neden farklıdır? Bu sorunun cevabına “Engel” kavramını tanımlayarak ulaşabiliriz

Engel; Yetersizliğin, bireyin toplumsal katılımını, günlük yaşamını veya çevresiyle etkileşimini kısıtlayan bir duruma dönüşmesidir. Engel, genellikle bireyin çevresindeki fiziki, sosyal ve ekonomik koşulların yetersizliği olumsuz etkilenmesi sonucunda ortaya çıkar. Yani, engel daha çok bireyin toplumsal yaşamda karşılaştığı zorluklarla ilgilidir. Örneğin, bir bina merdivenleri yüzünden tekerlekli sandalye kullanan biri için gideceği yer erişilemezse, görme yetersizliği olan bir birey için çeşitli yerlerde zeminde yer alan sarı noktalı kabartmalı şeridin bulunmaması veya aşınma, bozulma nedeniyle görme yetersizliği olan bireyin bağımsız hareket edemeyişi gibi durumlar birer engel durumudur.

İşte görüldüğü üzere bir bireyin yetersizliği o bireyi özel gereksinimli bir birey yaparken engelli bir birey yapmaz. Engeli, bireyin kendisi değil toplum oluşturur. Sokakta, markette, hastanelerde, toplu taşıma araçlarında, pazarda, markette, devlet dairelerinde kısaca hayatın her alanında yer alan ve alması gereken özel gereksinimli bireylerin yaşamlarını zorlaştırıcı her davranışımızda onları engellilik kıskacına toplum olarak bizler sürüklemekteyiz. Özel gereksinimli bireylerin bağımsız şekilde hayatlarını idame ettirebilmelerini sağlamak için gerekli uyarlamaları yapmalı, toplum olarak bütün yetersizlik çeşitleri konusunda bilinçlenip uygun davranışlar sergilemeliyiz. Bunun için öncelikle her birey “Engelli” kavramını kullanmaktan çekinmeli ve “Özel Gereksinimli Birey” kavramını kullanarak üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirerek yetersizliklerin engele dönüşmesini engelleyebiliriz.

                                                                                                             İbrahim BİLGİÇ          Özel Eğitim Öğretmeni